Play ile İlgili Cümleler: İngilizcede Oynamak Fiili Anlamı & Kullanımı

Play ile ilgili cümleler başlıklı bu yazı, oyunlar, spor, müzik ve tiyatro gibi çeşitli bağlamlarda "play" kelimesinin kullanımına dair örnek cümleleri içermektedir.

İçerikte ayrıca "play" fiilinin Türkçe anlamı ve farklı anlamları da açıklanmıştır. Yazının devamında, "Play ile İlgili Soru Cümleleri" ve "Play ile İlgili Olumlu/Olumsuz Cümleler" bölümleriyle birlikte, kelimenin ikinci ve üçüncü halleri olan "played" formunun kullanımı da ele alınmıştır.

Play ile İlgili Cümleler

Play kelimesinin Türkçe karşılığı, oynamak olarak çevrilebilir. Play, İngilizce bir fiildir ve farklı anlamlara gelebilir. Örneğin, play kelimesi ile oyun oynamak, spor yapmak, müzik aleti çalmak, rol yapmak, film veya video oynatmak gibi eylemleri ifade edebilirsiniz.

Play ile ilgili cümleleri bu sefer Türkçe çevirileri ile birlikte hazırladık. İçeriğinde "play" geçen 50 adet birbirinden farklı ingilizce cümle.

  1. He played Hamlet in the famous play. (O ünlü oyunda Hamlet'i oynadı.)
  2. She played soccer for the school team. (Okul takımı için futbol oynadı.)
  3. They played cards all night. (Bütün gece iskambil oynadılar.)
  4. He plays the guitar very well. (Gitarı çok iyi çalar.)
  5. She played a beautiful song on the piano. (Piyano ile güzel bir şarkı çaldı.)
  6. They played some jazz music at the club. (Kulüpte biraz caz müziği çaldılar.)
  7. He likes to play chess with his friends. (Arkadaşlarıyla satranç oynamayı sever.)
  8. She plays the villain in the movie. (Filmde kötü karakteri oynar.)
  9. They played the main roles in the sitcom. (Sitkomda başrolleri oynadılar.)
  10. He played a prank on his sister. (Kız kardeşine bir şaka yaptı.)
  11. She played with her dolls when she was little. (Küçükken bebekleriyle oynardı.)
  12. They played a game of Scrabble. (Bir Scrabble oyunu oynadılar.)
  13. He played by the rules. (Kurallara göre oynadı.)
  14. She played hard to get. (Zoraki davrandı.)
  15. They played along with his joke. (Şakasına uyum sağladılar.)
  16. He played down his achievements. (Başarılarını küçümsedi.)
  17. She played up her strengths. (Güçlü yönlerini vurguladı.)
  18. They played it safe. (Güvenli oynadılar.)
  19. He played a key role in the project. (Projede anahtar bir rol oynadı.)
  20. She played a part in his success. (Başarısında bir payı vardı.)
  21. They played a trick on him. (Ona bir oyun oynadılar.)
  22. He played for time. (Zaman kazanmaya çalıştı.)
  23. She played into his hands. (Onun eline oynadı.)
  24. They played on his fears. (Korkularını kullandılar.)
  25. He played with fire. (Ateşle oynadı.)
  26. She played to the crowd. (Kalabalığı coşturdu.)
  27. They played fair. (Adil oynadılar.)
  28. He played a role in the movie. (Filmde bir rol oynadı.)
  29. She played tennis with her brother. (Kardeşiyle tenis oynadı.)
  30. They played video games on the couch. (Koltukta video oyunları oynadılar.)
  31. He played the drums in a band. (Bir grupta davul çaldı.)
  32. She played the flute in the orchestra. (Orkestrada flüt çaldı.)
  33. They played the lottery every week. (Her hafta piyango oynadılar.)
  34. He played the fool in front of everyone. (Herkesin önünde aptal rolü yaptı.)
  35. She played the hero and saved the day. (Kahraman rolü oynayıp günü kurtardı.)
  36. They played the victim and complained a lot. (Kurban rolü oynayıp çok şikayet ettiler.)
  37. He played the stock market and made a fortune. (Borsada oynayıp servet yaptı.)
  38. She played the piano at the wedding. (Düğünde piyano çaldı.)
  39. They played the national anthem at the stadium. (Stadyumda milli marşı çaldılar.)
  40. He played a joke on his boss. (Patronuna bir şaka yaptı.)
  41. She played a melody on her violin. (Kemanında bir melodi çaldı.)
  42. They played a scene from a play. (Bir oyundan bir sahne oynadılar.)
  43. He played a solo on his saxophone. (Saksofonunda bir solo çaldı.)
  44. She played a character on a TV show. (Bir TV şovunda bir karakter oynadı.)
  45. They played a prank on their neighbor. (Komşularına bir şaka yaptılar.)
  46. She played a role in the company. (Şirkette bir rol oynadı.)
  47. They played a board game on the table. (Masada bir masa oyunu oynadılar.)
  48. He played a word on the crossword puzzle. (Bulmacada bir kelime oynadı.)
  49. She played a note on her guitar. (Gitarında bir nota çaldı.)
  50. They played a podcast on their speaker. (Hoparlörlerinde bir podcast oynattılar.)

İlgili İçerik : Eat ile İlgili Cümleler: İngilizce'de Yemek Fiili

Play ile İlgili Soru Cümleleri

Play ile ilgili 10 adet soru cümlesi ve Türkçe karşılıklarını aşağıda bulabilirsiniz:

  1. Who played the role of Harry Potter in the movies? (Filmlerde Harry Potter rolünü kim oynadı?)
  2. How do you play chess? (Satranç nasıl oynanır?)
  3. What musical instrument did Mozart play? (Mozart hangi müzik aletini çalardı?)
  4. When did the first Olympic Games take place? (İlk Olimpiyat Oyunları ne zaman gerçekleşti?)
  5. Where can you see a Broadway play in New York? (New York'ta bir Broadway oyunu nerede izleyebilirsiniz?)
  6. Why do children need to play? (Çocukların neden oynaması gerekir?)
  7. How many players are there in a baseball team? (Bir beyzbol takımında kaç oyuncu vardır?)
  8. What are some benefits of playing video games? (Video oyunları oynamanın bazı faydaları nelerdir?)
  9. Which Shakespeare play is set in Denmark? (Shakespeare'in hangi oyunu Danimarka'da geçer?)
  10. How do you play the harmonica? (Mızıkayı nasıl çalarsınız?)

Play ile İlgili Olumlu Cümleler

Play ile ilgili 10 adet olumlu cümle ve Türkçe karşılıklarını aşağıda bulabilirsiniz:

  1. I always enjoy playing video games in my free time. (Boş zamanlarımda video oyunları oynamaktan her zaman keyif alırım.) 
  2. Playing board games with friends is a great way to bond and have fun. (Arkadaşlarla masa oyunları oynamak, bağlantı kurmanın ve eğlenmenin harika bir yoludur.) 
  3. The children were happily playing in the park all afternoon. (Çocuklar öğleden sonrayı tümüyle mutlu bir şekilde parkta oynayarak geçirdiler.) 
  4. Learning to play a musical instrument can be a fulfilling and rewarding experience. (Bir müzik enstrümanı çalmayı öğrenmek, tatmin edici ve ödüllendirici bir deneyim olabilir.) 
  5. Playing sports regularly contributes to a healthy and active lifestyle. (Düzenli olarak spor yapmak, sağlıklı ve aktif bir yaşam tarzına katkıda bulunur.) 
  6. The theater troupe is putting on a play next weekend, and I'm really looking forward to it. (Tiyatro topluluğu gelecek hafta bir oyun sahneleyecek, ve ben gerçekten ona sabırsızlanıyorum.) 
  7. Playing educational games can make learning new concepts more enjoyable for children. (Eğitici oyunlar oynamak, çocuklar için yeni kavramları öğrenmeyi daha eğlenceli hale getirebilir.) 
  8. I love playing chess because it challenges my strategic thinking. (Satranç oynamayı seviyorum çünkü stratejik düşünce becerilerimi zorluyor.) 
  9. Playing musical instruments in a band enhances teamwork and cooperation. (Bir grup içinde müzik aletleri çalmak, takım çalışmasını ve işbirliğini artırır.) 
  10. Playing with my dog in the backyard is a simple joy that always lifts my spirits. (Bahçede köpeğimle oynamak, her zaman ruhumu yükselten basit bir mutluluktur.)

Play ile İlgili Olumsuz Cümleleri

Play ile ilgili 10 adet olumsuz cümle ve Türkçe karşılıklarını aşağıda bulabilirsiniz:

  1. She was scolded for playing with her food at the dinner table. (Akşam yemeği masasında yemeğiyle oynaması nedeniyle azarlandı.) 
  2. Playing video games excessively can lead to a sedentary lifestyle and health issues. (Aşırı video oyunu oynamak, hareketsiz bir yaşam tarzına ve sağlık sorunlarına yol açabilir.) 
  3. The kids were punished for playing too rough and breaking the window. (Çocuklar, fazla kaba oynamaktan ve pencereyi kırmaktan dolayı cezalandırıldılar.) 
  4. Playing in the rain may seem fun, but it often leads to getting sick. (Yağmurda oynamak eğlenceli görünebilir, ancak genellikle hasta olmaya yol açar.) 
  5. The team lost the game because they were playing carelessly and not focusing. (Takım, dikkatsizce oynamaları ve odaklanmamaları nedeniyle oyunu kaybetti.)
  6. Playing loud music late at night disturbed the neighbors and led to complaints. (Gece geç saatlerde yüksek sesle müzik çalmak, komşuları rahatsız etti ve şikayetlere yol açtı.) 
  7. Children were scolded for playing with matches without adult supervision. (Çocuklar, yetişkin denetimi olmadan kibritlerle oynamak nedeniyle azarlandı.) 
  8. Playing with fire is a dangerous activity that should be avoided. (Ateşle oynamak, kaçınılması gereken tehlikeli bir aktivitedir.) 
  9. Playing pranks on colleagues during work hours is unprofessional behavior. (İş saatlerinde meslektaşlara şaka yapmak, profesyonellikten uzak bir davranıştır.) 
  10. Playing the blame game in a team hinders collaboration and problem-solving. (Bir ekipte suçlama oyunu oynamak, işbirliğini ve sorun çözme yeteneğini engeller.)

Play Fiilinin Farklı Anlamları ve Örnek Cümleler

Play fiilinin farklı anlamları şunlardır:

  • Oynamak: Bu anlam, genellikle bir oyun, spor veya eğlence aktivitesi ile ilgili olarak kullanılır. Örneğin: 
    • He likes to play chess with his friends. (Arkadaşlarıyla satranç oynamayı sever.) 
    • She plays soccer for the school team. (Okul takımı için futbol oynar.)
    • They played cards all night. (Bütün gece iskambil oynadılar.) 
  • Rol almak: Bu anlam, genellikle bir tiyatro, film veya televizyon yapımında bir karakteri canlandırmak ile ilgili olarak kullanılır. Örneğin: 
    • He played Hamlet in the famous play. (Ünlü oyunda Hamlet'i oynadı.) 
    • She played the villain in the movie. (Filmde kötü karakteri oynadı.) 
    • They played the main roles in the sitcom. (Sitkomda başrolleri oynadılar.) 
  • Çalmak: Bu anlam, genellikle bir müzik aleti veya bir şarkı ile ilgili olarak kullanılır. Örneğin: 
    • He plays the guitar very well. (Gitarı çok iyi çalar.) 
    • She played a beautiful song on the piano. (Piyano ile güzel bir şarkı çaldı.) 
    • They played some jazz music at the club. (Kulüpte biraz caz müziği çaldılar.)

Play Fiilinin 2. ve 3. Halleri ve İlgili Cümleler

Play fiilinin ikinci ve üçüncü halleri aynıdır: played. Play, düzenli bir fiildir ve 2. ve 3. zaman halleri kullanıldığında sonuna -ed eki alır. Örneğin:

  • - She played the piano yesterday. (O dün piyano çaldı.)
  • - He has played soccer since he was a child. (O çocukluğundan beri futbol oynuyor.)

Play ileilgili cümleler başlıklı içeriğin sonuana geldik. Daha fazlası için bizi takip etmeyi unutmayın.

Önceki Gönderi Sonraki Gönderi
Yorum yok
Yorum Yaz
comment url